Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)

Türk hukukunda mirasçılardan mal kaçırma

Miras bırakanların çeşitli nedenlerle mirasçılarından mal kaçırması söz konusu olabilmektedir. Bu mal kaçırma, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafının görünürde bir sözleşme yapması ancak bu sözleşmenin arkasına asıl niyetlerini içeren başka bir sözleşmeyi gizlemesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Muris muvazaası olarak adlandırılan bu durum kanunlarımızda yer almamakla birlikte uygulamada sıkça rastlanan bir olgudur.

Muris Muvazaasının ne olduğu tam olarak anlayabilmek için muvazaa kavramı hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla aralarında gerçek iradelerine uymayan, görünüşte geçerli olmasına rağmen, kendi aralarında hüküm ifade etmeyen bir sözleşme yapma konusunda anlaşmalarıdır.

Muvazaa şartlarının gerçekleşmesi için aşağıdaki üç koşulun bir arada bulunması gerekir:

– Tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlemler arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olmalı,

– Üçüncü kişileri aldatma amacı olmalı,

– Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda aralarında anlaşmaları gerekmektedir.

Muvazaa kendi içinde ikiye ayrılır;

Mutlak Muvazaa:

Tarafların iradelerinde herhangi bir işlem yapma kastı yokken, beyanlarında sırf üçüncü kişileri aldatmak yahut zarara sokmak kastı ile işlem yapmış gibi görünmeleridir. İrade ile beyan arasında uyuşmazlığın söz konusu olması sebebiyle bu işlem geçersizdir.

Mutlak Muvazaa: Görünürdeki İşlem + Muvazaa Anlaşması

Nisbi Muvazaa:

Mutlak muvazaadan farklı olarak nisbi muvazaada tarafların hem iradelerinde hem de beyanlarında bir işlem mevcuttur. Buna karşın irade ve beyanda bulunan bu işlemler, sırf üçüncü kişileri aldatmak yahut zarara sokmak amacıyla uyuşmazlar. Beyan edilen görünürdeki işlem geçersiz olmakla birlikte, yapılan gizli işlem (irade) şekil şartlarına uygun olması halinde, tarafların iradesini yansıtması sebebiyle geçerli olacaktır.

Nisbi Muvazaa: Görünürdeki İşlem + Gizli İşlem + Muvazaa Anlaşması

MURİS MUVAZAASI

Muris muvazaası yani mirastan mal kaçırma, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı aslında bağışlanmış olan taşınmazın tapuda satış olarak gösterilmesi ya da tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek satış bedeli arasında ciddi bir fark olması halinde gerçekleşir. Muris muvazaası, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile taşınmazların devredilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Bu işlemin tarafları mal kaçıran kimse ile mirasçı olmayan farklı bir kimse ya da herhangi bir mirasçı olabilir.

Muris muvazaası karşısında mağdur olan mirasçı hangi hukuki yollara başvurabilir?

Miras hakkı tamamen ya da gerektiği gibi verilmeyen mirasçıların her biri tapu iptali ve tenkis davası yollarına başvurma hakkı mevcuttur.

Hukuki yollara başvurmada süre sınırı nedir?

Bu davalar miras bırakan öldükten sonra her zaman açılabilir. Herhangi bir süre sınırlaması yoktur.

Hangi mahkemeler görevlidir?

Hukuk Muhakemeleri Kanunu ilgili maddelerine göre muris muvazaası davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir.

TAPU İPTAL/TESCİL VE TENKİS DAVASI HAKKINDA

Mirastan mal kaçırma, her türlü delil (banka kayıtları, tanık vb.) ile kanıtlanabilecek olup, ispat konusunda davacıları sınırlayan bir hüküm yoktur. Mal kaçırmaya ilişkin tapu iptal ve tescil davası sonucunda, aslında bağışlanmış olan taşınmazın tapu kaydı iptal edilerek, o işlem hiç yapılmamış gibi yasal mirasçılar adına tapu kaydı yapılacaktır. Bu hususta değinilmesi gereken bir diğer miras davası ise, tenkis davasıdır. Tapu iptal tescil davalarını miras hakkından yoksun kalan her mirasçı açabilirken tenkis davalarını sadece saklı paylı mirasçılar açabilmektedir. Saklı pay, miras bırakanın belli oranlardaki mirasçı paylarına ne olursa olsun dokunamaması bu oranlara dair gerek yaşarken gerek vasiyetname vb. ölüme bağlı tasarruflar ile başka mirasçı/üçüncü kişilere kazandırmalar da bulunamamasıdır. Çocuklar için miras payının ½ ‘si, anne baba için ¼’ ü, sağ kalan eş için ise anne baba veya çocuklar ile mirasçı olması durumunda payının tamamı ve diğer hallerde ¾’ üdür. Yani saklı paylı mirasçılar sadece, miras bırakanın çocukları, sağ kalan eşi ve anne-babasıdır. Geri kalan mirasçıların ise saklı payları yoktur. Tenkis davalarını tapu iptal tescil davalarından ayıran bir diğer özellik, işlemin hukuki olarak geçerli olmasıdır. Yani miras bırakan bu işlemde mal kaçırma amacında olmayabilir. Örneğin miras bırakan evini gerçekten bağışlamak istemiş ve tapuda da bağış olarak göstermiştir. Fakat işlem geçerli olsa da, saklı paylar ihlal edildiyse, ihlal edilen oran üzerinden saklı paylı mirasçı yine hak kazanacaktır.

Mirasçının bu işlemi öğrenmesinin ardından 1 yıl ve her halde 10 yıllık bir zaman içerisinde bu dava açılabilir. Ayrıca her iki davada ilişkili olduğundan birlikte açılabilir. Uygulamada öncelikle muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil, mirastan mal kaçırma hususu gerçekleşmemiş veya kanıtlanamamış ise, tenkis davası şeklinde kademeli olarak açılabilmektedir.

Leave a Comment